22 Kasım 2017 Çarşamba

Oğuz Atay Sözleri

Oğuz Atay, Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde dünyaya geldi.Kendisi türk romanının en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar ile adını duyurdu.Yaşamında görmediği ilgi vefatından sonra yoğun bir şekilde arttı.Bugün Oğuz Atay sözleri çok ilgi çekiyor ve hayranlıkla okunuyor.Ayrıca Oğuz Atay Resimli Sözler ve Oğuz Atay Twitter başlıkları da yoğun olarak ilgi çekiyor.İlginç iç tahlilleriyle bambaşka sözler sizleri bekliyor.


Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim.

Zaten senin ‘hiçin’ fesat.

Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım.

İnsanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok.   

Sıradan bir olayın kahramanları olmamızı istemiyorum.     
Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.     

Fotoğraf çekilerken, nedense kendimizi gülümsemek zorunda hissediyoruz. 

Yani aslında ona bile mutluluk oyunu oynuyoruz.    

Felsefe kitapları okumayı denedi. Bir süre sonra, iki kere ikinin dört olduğundan kuşkulanmaya başladığı için bıraktı.     

Bütün dünya çıldırmış ve onları yazmak üzere ben gönderilmişim.    

Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim.

En tehlikeli kelime ama’dır. Önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür! Mesela, seni seviyorum ama gibi.

Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım.

Ve yalnızlık kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde, kelimeler yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu.. yalnız kelimeler dindirdi acıyı ve kelimeler insanın aklına geldikçe yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu.

Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok.

Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.

Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?

Tabiat, sırlarını bakmasını bilene açıklarmış.

İlk yalanı söyledikten sonra bir daha konuşmamalı insan.

Ne-var-ne-yok-iyilik-sağlık oynuyorum her gün.

İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.

Çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. Kimseyi yarı yolda bırakamam; bende ‘alçaklık’ korkusu var.

Ben ölmek istemiyorum. Yaşamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum.

Son bir şans daha verme, sevgine ayık olmayana. Merak etme, aşk yürek işidir ve yüreği olmayanın kalbi kırılmaz nasılsa.

Kimse aydınlıkta konuşmaya cesaret edemiyor.

Hayat gözyaşına bakmıyor. Oysa insanların merhametine muhtacım ben.

Kendi sorunlarını çözemeyen bir kişinin, kusurlarının acısını başkalarına çektirmeye hakkı yoktur…

Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım. Mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım. 

Güçlü olmak artık beni yoruyor Olric , ki buralarda bilmem, hangi uykunun, hangi köşesinde beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı. 

İnsan seviyorsa kaybetmekten korkar. Kıskançlık da bir kaybetme korkusudur. Kıskanmıyorsa eğer; yeterince sevmiyordur.

Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim dedi. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda. 

Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim.

Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim.

Siz bilmezsiniz albayım, insanlık tek başına kollarımda can verdi. Yanında kimseler yoktu.

Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma, boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.

Bu düzmece oyun sona ermeli. Kendi benliğimizi bulmalıyız. Yol verip yakarmaktan vazgeçmeliyiz. Rüyalarımızı gerçekleştirmeye çalışmamalıyız, gerçekleri rüya yapmalıyız. Çelişiksiz dikensiz ve düzgün rüyalarımızı yaşamalıyız. Sözümüzün eri olmalıyız: kırılacak kafaları kırmalıyız. Bize acınmadığı için acımamalıyız.

Neden sadece bir hayal ürünüsün Olric. Siz gerçeksiniz de ne oluyor efendimiz.

Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.

Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor.

Hiç kimseyi anlamıyorum. İnsanların arasına karışıp onlara uyduğum için de kendimden nefret ediyorum.

Fotoğraf çekilerken, nedense kendimizi gülümsemek zorunda hissediyoruz. Yani aslında ona bile mutluluk oyunu oynuyoruz.

Yalnızlığına iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kim bilir?

Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim dedi. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.

Beni anlamalısın Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, Yaşarken anlaşılmaya mecburum.

Ne ölmek nefessiz kalmaktır; ne de yaşamak nefes almaktır. Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine yaşamını harcamaktır.

Benden kurtulamazsın, ben senin vicdan azabınım.

Gülümseyeceksin, bekleyeceksin.. ve hiçbir zaman ümide kapılmayacaksın.
Önceki Yazı
Sonraki Yazı

Yazar:

0 yorum: